2. Ulusal Fotoğraf Sempozyumu, S. 37 – 44, İstanbul, 2005
“Fotoğrafın grafik sanatlar ile olan ilişkisinin başlangıç yıllarını bu tekniğin bulunduğu XIX. yüzyılın ilk çeyreğinden başlatmak mantıklı gibi görünse de aslında bu ilişki camera obscura’nın icat edilmesinden çok daha öncelere dayanır. Çünkü bu ilişkiyi başlatan teknik bir icat değil, büyük kitlelere ulaşılması istenilen görsel bir mesajı ve bu mesaja bağlı imgeyi tanımlama, sabitleme ve çoğaltma isteğidir. Bu yaklaşımla grafik alanında kullanılan fotoğrafın tasarım ilkelerinin daha tekniğin kendisi icat edilmeden belirlenmiş olduğu anlaşılacaktır.
Grafik sanatlar alanında kullanılan fotoğrafın artistik değil tasarımsal bir sürecin sonucunda oluştuğunu kabul edersek tasarımın ne olduğu ve buna bağlı olarak da Grafik Tasarımcının tanımı önem kazanır. Genel bir ifade ile Grafik Tasarımcısı için görsel iletişim problemlerini çözmek amacıyla yazı, fotoğraf, illüstrasyon, renk ve form gibi malzemeleri belli bir yüzey üzerinde belli bir teknik ile çok sayıda çoğaltılıp kitlelerin algısına sunulan artistik ya da sadece işlevsel tasarımlara dönüştüren kişidir diyebiliriz. Bu tanımın bir sonucu olarak, görsel bilgiyi/iletişimi mümkün olduğunca doğru ve objektif olarak verebilecek teknikleri sağlama çalışmalarının tarihi, grafik sanatlar alanının da teknoloji tarihini oluşturmaktadır.
…”